Asi ve Mavi
Forumdan Faydalanmak İçin Lütfen Üye Olunuz

Join the forum, it's quick and easy

Asi ve Mavi
Forumdan Faydalanmak İçin Lütfen Üye Olunuz
Asi ve Mavi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü

Aşağa gitmek

Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü

Mesaj tarafından Mavi Paz Tem. 26, 2009 4:55 pm

A

Agnostisizm : Tanrı’nın var olup – olmadığının bilinemeyeceğini savunan
görüş Agnostisizm’dir (Bilinemezcilik). Örneğin sofist düşünürlerden
Protagoras “Tanrılar üzerine bilgi edinmekte çaresizim; ne var
oldukları ne de olmadıkları, ne de ne şekilde oldukları üzerine …”
Agnostisizm adını ilk kullanan Thomas Huxley’e göre duyularımızla
kavrayamadığımız şeyler konusunda kesin bir şey söyleyemeyiz. Tanrı da
duyularla kavranamadığı için var olup-olmadığını söyleyemeyiz.

Ahlak kuralları : Toplum tarafından oluşturulan iyi – kötü
kavramlarından; iyinin yapılması, kötünün yapılmamasını emreden
davranış kurallarına ahlak kuralları denir.

Aile : Aralarında gerçek ya da varsayımlı kanbağı bulunan, karşılıklı
hak ve ödevleri üstlenen insanların oluşturduğu toplumun en küçük
birimine aile denir.

Akıl Yürütme : Kişiler, geçmiş yaşantıları, gözlemleri ve öğrenmeleri
sonucunda oluşturdukları somut ve soyut tasarımlar arasında mantık
ilkelerine uygun bağlantılar kurarak yeni yargılara varırlar. Buna akıl
yürütme denir.

Alt Eşik : Duyu organlarının bir uyarıcıyı belli belirsiz almaya başladığı en düşük şiddettir.

Algı: Nesne ya da olayların beyinde işlenerek, anlamlı bütünler olarak kavranmasına algı denir.

Algıda Değişmezlik : Nesne ya da olayların farklı ortamlarda hep aynıymış gibi algılanmasına algıda değişmezlik denir.

Algıda Örgütleme (Organizasyon) : Duyumları oluşturan nesne ya da
olayların, zihin tarafından bir düzene konulup biçimlendirilmesine
algıda örgütleme denir.

Algıda Seçicilik : Organizmanın, çevresinde bulunan çok sayıda uyarıcı
nesne, ya da olaydan, bir ya da bir kaçına dikkatini yöneltmesine
algıda seçicilik denir.

Anaerkil (Matriyarkal) Aile : İlkel toplumlarda görülen anaerkil
ailede, ailenin sorumluluğu birinci derecede kadının üzerindedir. Doğal
işbölümü nedeniyle kadınlar toplayıcılık, erkekler avcılık işini
üstlendiler. Doğurgan olan ve çocuklara doğal yapısı gereği daha yakın
bulunmak zorunda olan kadın, ailenin yaşamını sürdürmesinde daha önemli
idi. Sonuç olarak ailenin beslenme, barınma, soğuktan, sıcaktan korunma
görevi kadının sorumluluğundaydı. Klanlarda görülen bu aile biçiminde
akrabalık bağı kandaşlığa değil, totemdaşlığa dayalıdır. Erkek ve kadın
aynı klanda yaşamadıklarından ve çocuklar annenin klanında yaşadığından
yalnızca ana akrabalığı vardı.

Analitik felsefe : Felsefeye bilimlerin dilini analiz etmek işlevi
yükler. Böylece felsefe, düşünsel bir etkinlik alanı olmaktan
çıkarılır, yalnızca dil analizleri yapan bir alan haline getirilir.
Felsefe, bilimlerin dilini çözümleyecek, onların kavram yapılarını
araştıracaktır. Bunu yaparken de sembolik mantığı kullanacaktır. Neo
pozitivizm (yeni pozitivizm) ya da mantıkçı empirizm adıyla da anılan
analitik felsefe, felsefeyi modern (sembolik) mantık alanı olarak görür.

Anarşizm : Toplumsal yaşamı düzenleyen tüm kurum ve kuralları reddeden
anarşizm, doğal olarak ahlak kurallarının egemenliğini de reddeder.
Bireysel iradenin her şeyin üstünde olduğunu savunan anarşizmin
kurucusu Proudhon ve diğer temsilcileri Bakunin, Kropotkin ve Stirner,
ahlak yasalarının diğer yasalar gibi insanları kolay yönetmek için
uydurulduğunu savunurlar.

Anayasa : Devletin temel yapısını, biçimini, örgütünü, bu örgütün
işleyiş kurallarını, milli egemenliğin nasıl kullanılacağını kişilerin
hak ve özgürlüklerini belirleyen en temel kanundur.

Anayasa Mahkemesi : Parlamentonun yaptığı yasaların anayasaya uygun
olup olmadığını denetler. Anayasalar yasalardan üstündür ve yasalar
anayasaya uygun olmak zorundadır. Çünkü anayasalar halk oyuyla kabul
edilir ve halkın doğrudan yaptığı anayasalar, temsilcilerinin yaptığı
yasalardan üstün sayılır.

Anket : Önceden hazırlanmış soruların yazılı olarak üzerinde inceleme
yapılan insanlara doğrudan yöneltilmesi ve sonuçlarının
değerlendirilmesidir.

Anksiyete Nevrozu :Kaygı düzeyinin yükselmesi sonucu bedensel
gerginliğin ve ruhsal tedirginliğin artmasıyla yaşanan panik durumudur.
Bu durum, hasta tarafından ölüm korkusu, sıkıntı, sıkışma olarak
anlatılır.

Anoloji : İki benzer olay arasında karşılaştırma yaparak sonuca
ulaşmaktır. Arjantin’de enflasyon oranı yüksek olduğundan toplumsal
muhalefet fazladır. Yunanistan’da da enflasyon oranı yüksektir. O
halde, Yunanistan’da da toplumsal muhalefet fazladır.

Anoloji (Andırma) : İki olaydaki benzerliklerden yararlanarak, birinde
var olan özelliği diğerinde de var saymaktır. Örnek : “Güney Afrika
Cumhuriyeti’nde altın madeni çıkar ve Güney Afrika Cumhuriyeti zengin
bir ülkedir.” “Türkiye’de altın madeni çıkar.” “O halde Türkiye de
zengindir.” Anoloji, zihnin özelden özele sonuç çıkarmasıdır ve
doğruluk değeri olasılıklıdır.

Anormal davranış : Belirli doğal ve toplumsal ortamlarda dıştan ve
içten gelen belirli şiddet ve süredeki uyaranlara, insanın alışagelenin
dışında hatalı, kurala uymayan, uygunsuz cevap vermesi tepki
göstermesidir.

Antropoloji (insanbilim) : Evrim sürecinde, insanın değişen biyolojik
yapısını, bedensel özelliklerini, ırklara ayrılıp ayrılmayacağını,
ilkel toplulukları ve bunların kültürlerini inceleyen bir bilimdir.

Aralıklı ya da Toplu Öğrenme : Öğrenme sürecini zaman içine yayarak,
kısa çalışma süreleriyle yapmaya aralıklı öğrenme denir. Bunun tersi
olarak, öğrenme sürecini uzun çalışma süresi içinde ara vermeden
yapmaya toplu öğrenme denir.

Ara mal : Üretim mallarının tüketim malı haline dönüştürülürken aldığı
yeni biçim ara maldır. Örneğin, un, buğdaydan ekmek elde etme sürecinde
ara maldır. Ara mallar da üretim malı sayılır.

Arz (Sunu) : Piyasaya sunulan mal miktarıdır.

Aşırı Uyarılma : Organizmanın alıştığı düzeyin üzerinde uyarıcı ile
karşılaşması sonucu fizyolojik ve psikolojik anlamda çevreye uyum
gücünün azalmasıdır.

Ataerkil (Patriyarkal) Aile : Toplumda tarımsal üretimin kökleşmesi ve
ticari yaşamın yaygınlaşması sonucu ekonomik gücü, devletin doğuşu ve
köleciliğin yaygınlaşması ile siyasi gücü eline geçiren erkek, aile
içinde de mutlak güç olmaya başladı ve ataerkil aile doğdu. Ataerkil
ailede söz ve miras hakkı erkeklerin elindedir. Erkek ekonomik gücü
elveriyorsa birden çok kadınla evlenir. Bu aile biçimi ağırlıklı olarak
İlk Çağ köleci toplumlarında görülür.

Ateizm : Tanrı’nın varlığını reddeden görüş ateizmdir. (Tanrı
tanımazlık). Ateizm tanrı’nın varlığını reddederek evreni, evrene
dayanarak açıklamaya çalışır. Bu nedenle ateizmi savunan düşünürler
genelde materyalisttir.

Ayet : Kur’an-ı Kerim’de sureleri meydana getiren uzun veya kısa vahiy ifadelerine ayet adı verilir.

Azlık : Mal ya da hizmetin ihtiyaca göre doğada az bulunması ya da az
üretilmesi değeri yükseltir. Örneğin, altın, elmas, uranyum az
bulunduğu için değerlidir.

B

Bellek (Hafıza) : Yaşam boyunca öğrenilen bilgilerin, davranış
kalıplarının, deneyimlerin, anıların depolanıp saklanması ve
hatırlanmasıdır

Bencillik (Egoizm) : İnsan eylemlerinin kökeninde “ben sevgisi” vardır.
Ahlak ise insanın kendini koruma güdüsünün dışa vurulmasından başka bir
şey değildir. Bu görüşü savunan Thomas Hobbes’a göre, insanda,
hayvanlarda olduğu gibi “kendini sevme” ve ”kendini koruma” içgüdüleri
vardır. Dolayısı ile insan doğası gereği “bencil” dir. Bencil olan
insan her şeyden önce kendi “çıkar” ını düşüneceğinden evrensel bir
ahlak yasası yoktur.

Benlik : İnsanın, kendi kişiliğine ilişkin kanıları, kendini tanıma ve
değerlendirme biçimidir. Kişiliğin iki yönü vardır. Birinci yönü, dışa
yansıyan, daha çok başkaları tarafından değerlendirilen ve
davranışlarına yansıması ile de ölçülebilen yandır. İnsanın bu yönü
nesneldir. Kişiliğin ikinci yönü ise dışarıya pek yansımayan yani
bireyin kendini tanımladığı biçimidir. İşte kişiliğin, bu öznel yönü
benliktir ve benlik ölçülerek değil, yorumlanarak anlaşılabilir.

Berdel : Farklı akraba gruplarından insanların karşılıklı olarak
birbirlerinden kız alıp vermek üzere anlaşarak evlenmeleridir. Bir
gruptan bir erkek, başka bir gruptan bir kadınla evlenirken, karşı
gruptan bir erkekle o gruptan bir kadını alır. Bu evlilik biçimine ise
başlık parasından kurtulmak için başvurulur.

Bilgi Kuramı (teorisi) : Sübje (bilen) ile obje (bilinen) arasındaki
ilişkiyi inceleyen bilgi felsefesi alanına bilgi kuramı denir.
Sübjenin, objeyi incelerken ulaşacağı sonuçlar felsefe açısından
tartışmalıdır.

Bilginin kaynağı : “İnsan bilgiye hangi araçlarla ulaşır?” sorusuna
yanıt arar. Bu soruya verilen yanıtlar farklı felsefi sistemlerin
doğmasına yol açar. Bilginin kaynağı akıldır, çünkü duyu organlarının
bilgisi zorunlu ve kesin değildir diyen rasyonalizme karşı empirizm,
bilginin kaynağı deneydir, doğru ve kesin bilgiye duyu organları
aracılığı ile yapılan deney ve gözlem ulaştırır görüşünü savunur.
Entüisyonizm (sezicilik) ise bilginin kaynağının sezgi olduğunu ileri
sürer.

Bilimsel Bilgi : Özne (sübje) ile nesne (obje) arasındaki ilişkinin
sınırlı bir konuda ve belli bir yöntemle her zaman geçerli sonuçlara
ulaşmak için amaçlı ve sistemli olarak kurulması sonucu bilimsel bilgi
elde edilir.

Bilinç : Belirli bir zaman sınırı içinde insanın kendisinden ve
çevresinden haberdar olması haline bilinç denir. Bilinç olmadan
algılama dikkat, düşünme, hatırlama vb. zihinsel işlevlerden söz
edilemez.

Boşanma : Evlilik sonucu oluşan ailede karşı cinslerin, toplumca veya
hukukça evlilik bağlarının sona erdirip ayrılmalarına boşanma denir.

Bürokrasi : Yasaların uygulamalarını üstlenen memurların idari işleyişidir.

C

Cins : Cins, “altında türlerin sıralandığı şeydir” diye
tanımlanabildiği gibi, “gerçekleri farklı olan şeylere, bunlar denir
diye sorulduğunda verilen yanıttır” biçiminde de tanımlanabilir.
Örneğin, “domates, biber, patlıcan nedir?” diye sorulduğunda, “sebze”
yanıtı cinsi gösterir. İçlem açısından bakıldığında “cins, özellikler
yığınıdır.”

Ç

Çatışma : Aynı anda ulaşılması imkansız iki güdüden bir tanesini
seçememenin verdiği kararsızlık halidir. İki güdü çatıştığında birinin
doyumu diğerinin engellenmesine yol açar. Bu nedenle çatışma
engellenmeye neden olan bir etken olarak da görülebilir.

Çekirdek (Modern) Aile : Sanayi toplumları ile birlikte üretimde iş
gücüne talep duyulması kadını aile içinde çalışan birey olmanın
dışında, dışarıda da çalışıp para kazanan birey durumuna getirir. Öte
yandan felsefede etkinleşen kişi hak ve özgürlükleri, devlette
demokratikleşme, dinde laikleşme kadını etkiler ve onları da erkekle
eşit bir birey olma mücadelesine zorlar. Böylece anne-baba ve
evlenmemiş çocuklardan oluşan, kadınla erkeğin hukuksal eşitliğine
dayanan çekirdek aile yerini alır.

Çevre : Canlı davranışlarını etkileyen ve kalıtımsal olmayan bütün etkenleri, uyarıcıları (uyaranları) içerir.

Çıkarım : Verilen önermelerden zihnin sonuç çıkarmasına çıkarım denir.
Çıkarımda verilen önermelere öncül, öncüllerden zihnin zorunlu olarak
çıkardığı önermeye ise sonuç önermesi denir.
Mavi
Mavi
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 92
Kayıt tarihi : 06/06/09

Kişi sayfası
Başarı:
Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Left_bar_bleue10/10Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty_bar_bleue  (10/10)

https://asivemavi.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty Geri: Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü

Mesaj tarafından Mavi Paz Tem. 26, 2009 4:56 pm

D

Danıştay : Hükümetle yurttaş arasındaki sorunları inceleyen Bölge İdare
Mahkemeleri’ni denetler. Hükümetin gücünü kötüye kullanmasını ve
yurttaşına haksızlık yapmasını önler.

Deflasyon : Ulusal paranın değerinin yükselmesi sonucu mal ve
hizmetlerin fiyatlarının düşmesidir. Deflasyon üretimin tüketimden, dış
satımın dış alımdan çok olması durumunda görülür.

Değer : İnsanların bir mala ya da hizmete yükledikleri öneme değer denir.

Deizm : Tanrı’nın evreni kendi yasalarına göre işleyen bir düzen olarak
yarattığını savunur. Ancak yaratan ve düzeni kuran Tanrı’nın, evreni
kendi başına bıraktığını kabul eder. Bu yüzden deizm, dinsel dogma ve
ilkelerin varlığını kabul etmez. Deizm’e göre Tanrı’nın vahiy, mucize
gibi kanıtlara gereksinimi yoktur.

Demokrasi : Halkın doğrudan ya da seçtiği temsilcileri aracılığı ile kendini yönettiği yönetim biçimine demokrasi denir.

Demokratik Devlet : Yasama, yürütme, yargı güçlerini kullanan
kurumların temsilcileri yetkilerini halktan alırlar ve seçimle
belirlenirler. Ayrıca bu güçler birbirlerinden bağımsız organlar
tarafından kullanılır.

Deney :Varsayımı kanıtlamak üzere sonucu etkileyen değişkenlerle sonuç
arasındaki ilişkiyi saptamak üzere pratik uygulamalar yapmaktır.

Deneysel Psikoloji : Deneysel psikoloji bir davranışı etkileyen çevre
koşullarını ve uyarıcıları tanımlayıp ölçerek hangi davranışı, nasıl ve
ne derecede etkilediğini bulmayı amaçlar. Bunu yaparken hayvanlar
üzerinde laboratuar deneyleri yapar, bunları insan davranışları ile
karşılaştırır.

Deneysel Yöntem : İncelenen olayla ilgili neden sonuç ilişkilerini
saptamak üzere araştırmacının uygun laboratuar koşullarında hazırladığı
ve incelediği kişi ya da nesneyi yönlendirebildiği yöntem, deneysel
yöntemdir. Deneysel yöntem sırasında incelenen insana denek, hayvana
kobay adı verilir.

Determinizm : İnsanın, “ahlaki eylemleri ile ilgili kararları, içten ve
dıştan belirlenen koşulların etkisiyle oluşur” görüşüne dayanarak
ahlaki eylemlerinde özgür olmadığını savunan filozoflar vardır. Bunlar
ahlak felsefesi alanında deterministtir .

Devalüasyon : Bir devletin ulusal parasının yabancı paralar ve altın
karşısında değerinin düşürülmesidir. Yüksek enflasyon yaşayan
devletlerin dış borçlarının artması sonucu, ulusal paranın değeri resmi
olarak düşürülür. Bu değer düşürme işleminde IMF, Dünya Bankası gibi
uluslar arası finans kuruluşlarının zorlamasının etkisi büyüktür.

Devlet : Sınırları belirli bir toprak parçası ile bu topraklarda
yaşayan insanlar üzerinde egemenlik hakkı kullanan siyasal, sosyal,
kültürel ve ekonomik örgütlenmelere devlet denir.

Dil : Duygu ve düşünceleri yapay işaretlerle anlatmaya yarayan bir dizgedir (sistemdir).

Dini kurallar : Allah (c.c.) tarafından insanların dünya ve ahirette
kurtuluşa ermeleri, mutlu ve huzurlu olmaları için gönderilmiş ilahi
kanun ve kurallardır.

Dinsel Bilgi : Özne (sübje) ile nesne (obje) arasındaki ilişkinin
inanç, Tanrı, kutsal kitap ve din çerçevesinde kurulduğu bilgi, dinsel
bilgidir.

Doğal Gözlem : İncelenen olayların kendi doğal ortamında, müdahalede bulunulmaksızın gözlemlenmesidir.

Doğruluk (Hakikat) : Bilginin bilgi konusu ile tam uygunluk içinde
bulunmasıdır. Bir bilginin doğruluğu, onun kanıtlanabilmesi ile
mümkündür. Çünkü doğruluk düşünce ile nesne (obje) nin uygunluğudur.

Duyarsızlaşma : Duygusal yaşamda tekrar tekrar karşılaşılan uyarıcıyı
organizmanın belli bir süre sonra kanıksamamasıdır. Örneğin: Annesi
tarafından sık sık azarlanan bir çocuk, bir süre sonra annesinin
azarlamasına karşı duyarsızlaşabilir.

Duyum : Organizmanın iç ve dış çevreden gelen uyarıcıları duyu organı
aracılığı ile alıp sinirsel enerji haline dönüştürmesi sürecine duyum
denir.

Duyumun Eşiği : Duyu organlarının bir uyarıcıyı almaya başladığı sınırdır.

Duyusal Uyum : Duyu organlarının çevredeki uyarıcılara alışkanlık göstererek, onlara tepki vermemesidir.

Düalizm (ikicilik) : Materyalizmle idealizm arasında bir uzlaşma
çabasıdır. Descartes’a göre varlık madde ve ruh olmak üzere iki
cevherden oluşur. Ruhun işlevi düşünmek, maddenin işlevi uzayda yer
kaplamaktır. Evrendeki nesne dünyasındaki varlıklar salt madde, Tanrı
ise salt ruhtur. İnsanda madde ve ruh bir aradadır.

Dürtü : Organizmadaki eksikliği gidermek için doğan güçtür.

Düşünme : Olay ve nesneler yerine onların simgelerini (işaretlerini)
kullanarak yapılan zihinsel bir işlem ve sorunlara çözüm arama yoludur.
Düşünme yeteneği en fazla olan canlı insandır. Fare, maymun gibi üst
düzey canlılarda da düşünme yeteneği vardır. Fareler eski
deneyimlerinden yararlanarak karşılaştıkları problemleri çözebilirler.

E

Eğitim : İnsanın toplum yaşamına uyum sağlayabilmesi ve yeteneklerinin geliştirilmesi için uygulanan yöntemlere eğitim denir.

Eğitim Psikolojisi : Psikolojinin bulgularının eğitim ve öğretime
uygulanarak kolaylıklar ve ilerlemeler sağlanması eğitim psikolojisinin
konusuna girer.

Ekonomi : İnsanların ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin nasıl
üretildiğini, bölüşüldüğünü ve tüketildiğini inceleyen bir bilimdir.

Ekzogami (dışarıdan evlilik) : Seçilen eşin akraba grubu dışından olması durumudur.

Embesil (Budala) : Yaklaşık 20 – 49 zeka bölümüne sahiptirler. Belirli
oranlarda da olsa gereksinimlerini karşılayabilirler. Yeme, içme,
giyinme, soyunma gibi becerileri kazanabilirler. İleriki yaşlarda da 5
– 6 grubundaki çocukların davranışlarını gösterirler.

Emek : Doğal kaynakları işleyen, biçimini ve yerini değiştiren, adedini
çoğaltan kas gücü yani iş gücüdür. Bir mal ya da hizmetin üretiminde
verilen emek değerin belirlenmesinde etkili olur. Örneğin el dokuması
halı çok emek verilerek üretildiği için fabrikasyon halıdan daha
değerlidir.

Empirizm (Deneycilik) : Doğru bilgiye duyu verileri ve deneyle
ulaşılabileceğini savunan akımdır. İnsan aklında doğuştan bilgi
olmadığını ve bilgiye dış dünyadan gelen deney verileri ile
ulaşılabileceğini ileri sürer. Bilginin kaynağı deneydir. Empirizm
deneye dayanan fiziği temel alır. Empirizmin ilk örnekleri ilkçağda
Epiküros’ta görülür. Ona gör bütün bilgilerin ilk kaynağı duyudur.

Endogami (içerden evlilik) : Seçilen eşin akraba grubu içinden olması durumudur.

Endüstri (Sanayi) Psikolojisi : Üretimde verimi artırmak amacıyla,
insan emeğinin daha üretken hale getirilmesi endüstri psikolojisinin
konusuna girer.

Enflasyon : Mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesi sonucu paranın
satın alma gücünün düşmesidir. Enflasyonun nedeni, dış satımın
(ihracatın) az, dış alımın (ithalatın) çok, üretimin az, tüketimin çok
olması yani bütçe açığıdır. Bir devlet ürettiğinden çok tüketiyorsa,
sattığından çok alıyorsa enflasyon yaşar.

Engellenme : Elde etmek istediğimiz bir nesneye, ulaşmak istediğimiz
belirli bir amaca varmamız engellendiğinde ya da bir gereksinmemizin
giderilmesi önlendiğinde, duyduğumuz olumsuz duyguya engellenme denir.

Entüisyonizm (Sezgicilik) : Kesin ve değişmez bilgilere sezgi aracılığı ile ulaşılabileceğini savunan akım enstüisyonizmdir.

F

Farklılaşma Eşiği : Bir uyarıcıda fark edilebilen, en küçük şiddet
değişmesidir. Yani, aynı türden iki uyarıcıda şiddet farkının ayırt
edildiği ilk noktadır. Örneğin : İki kırmızı ışığın birbirinden ayıt
edilebilmesi için, dalga boylarında belirli bir miktar fark olmalıdır.

Fayda : Mal ve hizmetin değerini kullanana sağladığı fayda
belirleyebilir. Örneğin, araba, ev insanların yaşamlarını
kolaylaştırdığı için değerlidir.

Felsefe Açısından Ahlak : İnsan davranışlarını iyi ya da kötü olarak
nitelendiren yaptırım gücünü ağırlıklı olarak bireyin vicdanından alan
kurallara ahlak denir. Ahlak felsefesi (etik) ise ahlak alanını yöneten
değerlerin neler olduğunu, özünü ve temellerini araştıran ahlaki
eylemlerin ölçütlerini koyan özel bir felsefe alanıdır.

Felsefe Bilgisi : Özne (sübje) nin, evreni, insanı, evrende insanın
yeri ve kaderini salt düşünce temelinde sistemli olarak açıklama ve
yorumlama çabasına felsefi bilgi denir.

Fenomenoloji (Görüngübilim) : Fenomenoloji, pozitivizmin duyusal
verileri yani olguları ön plana çıkaran anlayışına karşı “genel
objeler” in ruhsal (tinsel) olarak kavranabileceği anlayışını ortaya
koyar. Görünenler (fenomenler) içinde bulunan “öz” doğru bilgidir ve bu
“öz” ancak bilinçle kavranır.

Fiyat (Eder) : Mal ve hizmetlerin birim para insinden değerine fiyat
denir. Mal ve hizmetlerin değeri fiyata göre belirlenir. Mal ve
hizmetlerin fiyatları piyasalarda oluşur. Piyasalar alıcı ve
satıcıların karşı karşıya geldiği yerlerdir.

Fizik Antropoloji : İnsanın biyolojik yapısında meydana gelen değişmeleri, ırkların kökenini inceler.

Fiziksel (nesnel) Engeller : Bireyin amacına ulaşmasını engelleyen
yağmur, kar, uzaklık, yangın gibi fiziksel nesne ve olaylara fiziksel
(nesnel) engeller denir.

Fiziksel İllüzyon : Ortamdaki uyarıcının fiziksel ya da fizyolojik
nedenlerden dolayı her insan tarafından aynı şekilde yanlış
algılanmasıdır.

Fizyolojik Güdüler : Organizmanın yaşamı sürdürebilmek için gidermek
zorunda olduğu temel gereksinimlerden kaynaklanan güdülere fizyolojik
güdüler denir.

Fobik Nevroz : Gerçekte hiçbir tehlike olmadığı halde mantık dışı
duyulan korkulardır. Örneğin, yükseklikten, kapalı yerlerde kalmaktan,
asansörden, kalabalıktan, karşı cinsten korkmak fobik nevroz
örnekleridir.




var GGAff = {id:15255,
width:460,
height:250,
direction:"Vertical",
performance:"high"
};
GGAff.errorMessage = '';
Mavi
Mavi
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 92
Kayıt tarihi : 06/06/09

Kişi sayfası
Başarı:
Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Left_bar_bleue10/10Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty_bar_bleue  (10/10)

https://asivemavi.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty Geri: Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü

Mesaj tarafından Mavi Paz Tem. 26, 2009 4:56 pm

G

Geçmiş Yaşam Deneyimleri : Geçmişte yaşadığımız olay ya da olaylar,
ilgili nesnelerin bellekte bıraktığı izler, yeni algılamalarımızı
etkiler. (koşullanma-telkin)

Gelenek : Bir toplumun, yüzyıllar öncesinden kendi içerisinde doğan,
kuşaktan kuşağa geçerek özel bir bağ oluşturan davranış kurallarıdır.
Bunlara örf ve adetler veya töre de denir.

Gelişim Psikolojisi : Gelişim psikolojisi, yaşa bağlı davranış
değişikliklerini inceler. Çocukken büyük bir dikkatle ve keyifle
izlenen çizgi filmler büyüyünce ilgi çekici olmaktan çıkabilir. Gelişim
psikolojisi çocuk psikolojisi ve yetişkin psikolojisi olmak üzere ikiye
ayrılır.

Genelleme : Birbirine benzeyen varlıkları ortak özellikleriyle
düşünmektir. Örneğin, köpek kavramı sayesinde her gördüğümüz köpeği tek
tek incelemeden (tüyleri olduğuna, havladığını, et yediğini, sadık
olduğunu) diğer köpeklerle aynı ortak özelliklere sahip olduğunu
biliriz.

Genel Uyarılmışlık Hali ve Kaygı : Kişinin bilincinin açık ve tamamen
uyanık olmasına, enerjisini yapacağı işe verebilmesine genel uyarılmış
hali denir. Herhangi bir öğrenmenin yapılabilmesi için bireyin
enerjisini yaptığı iş üzerinde yoğunlaştırması gerekir. Ekrandaki bu
metni okurken, aynı zamanda gitmeyi düşündüğünüz tiyatroya, kimlerle
gideceğinizi tasarlıyorsanız büyük olasılıkla öğrenme
gerçekleşmeyecektir.

Gerçeklik : İnsan bilincinden bağımsız olarak var olanlardır. Gerçeklik
varlığın bir özelliği başka bir deyişle var oluş tarzıdır.

Gereksinim (İhtiyaç) : Organizmada herhangi bir eksikliğin hissedilmesidir.

Geriye Ket Vurma : Yeni öğrenilen bilgilerin önceki öğrenilenleri
unutturmasıdır. Örneğin, matematik dersinden öğrendiğiniz pratik çözüm
yolu uzun ispatlara dayalı eski bilgilerinizi unutturabilir.

Gestalt Tedavisi : Gestalt terapisinin amacı, insanların kendileri ile
ilgili bütün yönlerin farkında olmalarını kolaylaştırarak, kendilerine
saygı, bağımsızlık ile kararlarının ve seçimlerinin sorumluluğunu
üstlenebilmelerini sağlamaktır.

Girişim : Üretim faaliyetlerini planlayan, düzenleyen ve örgütleyen beyin gücüdür.

Görgü kuralları : İnsanların birbirleri ile olan ilişkilerinde saygıyı, sevgiyi ve hoşgörüyü esas alan kurallardır.

Görüşme (Mülakat) : İncelenen insanın, duygu, düşünce, davranış ve
tutumlarını saptamak amacı ile yüz yüze yapılan sözlü söyleşidir.
Güvenilir bir görüşme için görüşmecinin alanında uzman olması, ortamın
ve görüşme süresinin, görüşülen insanı olumlu ya da olumsuz yönde
etkilemeyecek biçimde düzenlenmesi gereklidir.

Gözlem : Olayları kendiliğinden oluşan oluşum biçimleri içinde amaçlı
ve sistemli olarak izlemek ve kaydetmektir. Sosyolojide, toplumsal
yaşamla ilgili olayları oluşum koşulları içinde amaçlı ve sistemli bir
biçimde izlemek ve kaydetmektir.

Güçler Ayrılığı İlkesi : Demokrasilerde, kişi hak ve özgürlüklerinin
güvence altına alınması amacı ile yasam, yürütme, yargı güçleri ayrı
organlarca kullanılır. Demokrasilerde yasama gücünü parlamento, yürütme
gücünü hükümet, yargı gücünü bağımsız mahkemeler kullanır. Bu güçler
arasındaki ilişkilerin sınırları yasalarca belirlenmiş ve özellikle
yasam ve yürütmenin (parlamento ve hükümetin) yargıya müdahalesi
olabildiğince azalmıştır.

Güdü : Organizmanın, gereksinimini karşılamak üzere bir davranışı yapmaya istekli duruma gelmesidir.

Güdülenme : Hayvan ya da insanda organizmayı belirli bir amaca yönelik davranışa iten sürecin tümüne güdülenme denir.

H

Halk : Devletin üzerinde egemenlik hakkını kullanıp yönettiği insanlardır.

Halüsinasyon (Sanrı) : Ortamda olmayan uyarıcıların varmış gibi algılanmasıdır.

Hatırlama : Kişilerin, nesnelerin, olayların, yaşam deneyimlerinin,
öğrenilen bilgilerin istenildiğinde bellekte yeniden
canlandırılmasıdır. Hatırlama, belleğin tanımadan daha ileri ve üst
düzeydeki bir işlevidir.

Hayal kırıklığı : Engellenmişlik duygusunun çok şiddetli bir şekilde yaşanmasıdır.

Hazırlayıcı Kurulum (Beklenti) : Olmasını ya da gerçekleşmesini
beklediğimiz bir olay algılamayı etkiler. Birey neye hazırlanıyorsa,
neyi bekliyorsa, onu algılama eğilimindedir. Bu duruma da hazırlayıcı
kurulum denir.

Hedonizm : İnsanın haz duyduğu şeylerle mutlu olabileceğini savunur.
Haz duyulan şeyler öznel olduğundan evrensel bir ahlak yasasından söz
edilemez. Bu görüş, ilkçağ düşünürlerinden Aristippos’a göre, “iyi” nin
ve “kötü” nün ölçütü hazdır. Haz veren şeyler “iyi” , acı veren şeyler
ise “kötü” dür. Epiküros’a göre ise insan acıdan kaçarak ve hazza
yönelerek mutlu olur.

Heyecan : Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi gibi
nedenlerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu dönemine heyecan denir.

Hipnoz : Sözle, bakışla ya da yardımcı nesneler kullanarak telkinle
oluşturulan yapay uyku halidir. Hipnoz görünüşte uykuya benzeyen, ancak
kişinin, hipnozu yapanın etki ve telkinlerine açık, çevrenin etkilerine
karşı kapalı olduğu bir durumdur.

Hipokondriyasis : Hastalık hastalığı. Sağlıkla ilgili aşırı kaygı ve
kuruntu durumu söz konusudur. Birey duyduğu hastalık belirtilerinin
kendisinde de olduğunu zanneder. Kişi, hastalık hastasıdır.

Histerik nevroz : Acı veren duygu yüklü bir düşüncenin baskı sonucunda
bedensel işlev kayıplarına neden olmasıdır. Kişinin hiç bir organik
bozukluğu olmadığı halde, organlarında işlev kayıpları ortaya
çıkabilir. Örneğin, kişinin acı çektiği bir düşüncesi nedeniyle sağır
olması histerik nevroz örneğidir.

Hizmet : İnsanların sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan işlere
hizmet denir. Hizmetler ikincil ihtiyaçların karşılanmasına yöneliktir.
Hizmet, turizm, adalet, ulaşım, eğitim, sağlık, sanat, spor gibi
alanlarda insanların ihtiyaçlarını karşılar.

Homeostasis (Dengeleme) : Organizmanın iç dengesini kendi çabasıyla
korumasına homeostasis denir. Bir başka deyişle, yetersiz ya da aşırı
uyarılma durumlarında organizmanın çevreye uyum gücünü kendi çabasıyla
korumasına homeostasis denir.

Hukuk : Bireylerin birbirleriyle ve toplum ile olan ilişkilerini
düzenleyen ve devlet gücünün desteğindeki yaptırımlarla uyulması
zorunlu duruma getirilen kurallar bütünüdür.

Hukuk Devleti : İnsan hakları ve kişi hak ve özgürlüklerine dayanan
evrensel hukuk kurallarına göre yapılan yasaların, yönetim görevini
üstlenen kişi ve organları da bağladığı devlettir. Hukuk devleti
“hukukun üstünlüğü” ilkesine dayanır.

Huy (Mizaç) : Kişiliğin doğuştan gelen, genelde fizyolojik kaynaklı ve
kolay kolay değişmeyen yanıdır. Örneğin, içe dönüklük, karamsarlık,
sinirlilik, heyecanlılık, dışa dönüklük gibi kişilik özellikleri huyu
anlatır. “Can çıkar, huy çıkmaz”, “Huylu huyundan vaz geçmez” gibi
atasözleri, huyun ne denli zor değişebileceğini ifade eder.

Hükümet : Parlamento tarafından onaylanan ve yürütme işlevini gören
organ hükümettir. Yani hükümet, devletin kullandığı yasama, yürütme,
yargı yetkilerinden yürütme yetkisini kullanan organdır.
Demokrasilerde hükümet, başbakan ve bakanlar kurulundan oluşur ve yaptıkları çalışmalar parlamento tarafından denetlenir.
Mavi
Mavi
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 92
Kayıt tarihi : 06/06/09

Kişi sayfası
Başarı:
Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Left_bar_bleue10/10Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty_bar_bleue  (10/10)

https://asivemavi.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty Geri: Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü

Mesaj tarafından Mavi Paz Tem. 26, 2009 4:57 pm

İ

İbadet : Tanrı’ya inananların Tanrı’nın buyruklarına uygun olarak yaptıkları tapınmalardır.

İç Gözlem (İçe Bakış) : Bir uyarıcının etkisiyle bireyin yaşadığı duyguları kendi ağzından anlatmasıdır.

İçgüdü : Öğrenilmeden yapılan, niçin yapıldığının bilincinde olunmayan,
türün tüm bireylerinde bulunan kalıtsal davranışlara içgüdü denir.

İdealizm : Gerçekte var olan düşünce ve ruhtur. Madde, düşünce ve ruhun ürünüdür.

İdiot (Aptal) : Yaklaşık 0 – 19 zeka bölümüne sahip insanlardır. Bunlar
sürekli bakıma muhtaçtırlar. Kendi başlarına hiçbir gereksinimlerini
karşılayamazlar. İleri yaşlarda bile yaklaşık 1 – 2 yaş grubundaki
çocukların düzeyinde davranırlar.

İktidar : Devletin yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kullanan yöneticilerdir.

İleriye Ket Vurma : Eski öğrenilen bilgilerin yeni öğrenilenleri
unutturmasıdır. Örneğin, arkadaşınızın eski telefon numarası yeni
öğrendiğiniz telefon numarasını unutturabilir.

İllüzyon (Yanılsama) : Ortamda var olan uyarıcı kaynağın (nesne ya da olayların) olduğundan farklı algılanmasıdır.

İman : Tanrı’nın buyruklarına kayıtsız koşulsuz inanılmasıdır.

İmgeleme : Düşünülen durum ya da olayın imgesinin (hayalinin –
görüntüsünün) zihinde canlandırılmasıdır. Örneğin, çalışma odanızı
düzenlemeyi düşündüğünüzde çalışma masanızın, kitaplığınızın önce
nerede daha iyi duracağını gözünüzün önüne getirir, sonra yerlerini
değiştirirsiniz. Bazı kişiler ise gördükleri durum ve nesneleri olduğu
gibi tüm ayrıntılarıyla zihinlerinde canlandırabilirler. Buna
fotoğrafsı imgeleme denir. İmgeleme, kavramlardan oluşan önermelerden
farklı olarak somut bir nesneyi zihinde canlandırmaktır. Yani köpekleri
değil “Karabaş” ı zihinde canlandırmaktır.

İmmoralizm : Ahlakın dışlandığı bu felsefi anlayışın en önemli
temsilcisi Friedrich Nietzsche’dir. Nietzsche’ye göre iki tür ahlak
anlayışı vardır. Her şeye boyun eğen, zamanının ahlak anlayışına körü
körüne inanan “sürü insan” ın ahlakı “köle ahlakı” dır. “Güç iradesi”
ni simgeleyen “üst insan”, “köle ahlakını” yıkıp yerine “efendi ahlakı”
nı koymalıdır. “İyi” ve “kötü” ile uğraşmak yerine “güce” dayanan bir
ahlak anlayışı oluşturulmalıdır.

İndeterminizm : Bu görüşe göre, insan ahlaki eylemleri ile ilgili kararları özgürce belirler.

İşleve Takılma : Nesneleri belli işlevlerinin dışında kullanmamak.
Örneğin, su motoru su pompalamak için kullanılır. Ancak, Anadolu’nun
birçok yerinde su motorundan traktör kadar hız yapan “tak tak” adlı bir
taşım aracı geliştirilmiştir. Bunu ilk yapan usta, su motorunun belli
işlevine (su pompalama) takılmadığından yaratıcı düşünmeyi ortaya
koyabilmiştir.

K

Kalite : Bir malın ihtiyacı gideren mallara göre daha kullanışlı olmasıdır.

Kapitalist Devlet : Üretim araçlarının (fabrika, tarla, maden ocağı, iş
atölyesi gibi) mülkiyet hakkının kişi ya da kişilerin elinde bulunduğu,
dolayısı ile üretimde kişi ya da kişilerin oluşturduğu kurumların
öncelikle etkili olduğu devlet biçimidir.

Karakter : Kişiliğin, topluma ve toplumsal değer yargılarına, toplumun
da bireye verilmiş olduğu değere göre ortaya çıkan yanıdır. Özellikle
de içinde yaşanılan toplumun değer yargılarından, eğitim anlayışından,
sosyo-ekonomik özelliklerinden etkilenerek biçimlenir. Örneğin,
dürüstlük, yalancılık, yardımseverlik, yurtseverlik, zalimlik ağırlıklı
olarak karakter özellikleridir.

Karma Ekonominin Egemen Olduğu Devlet : Hem devletin hem de kişilerin
üretim araçları üzerinde mülkiyet hakkının bulunduğu devlettir. Karma
devlette genelde ihtiyacın olduğu yerde devlet, karın olduğu yerde özel
girişim (teşebbüs) üretimde egemendir.

Kavram : Herhangi bir tür nesne ya da belli bir tür olayın ortak
özelliklerinin bir ad altında toplanmasıdır. Kavramlar zihnin soyutlama
ve genelleme yetenekleriyle elde edilir. Nesnelerin ve yaşanmış
olayların izleri önce bireysel ve somuttur.

Kaygı : Üzüntü, sıkıntı, korku, başarısızlık gibi heyecan oluşumlarının
kaynağı bilinmeden uzun süreli yaşanmasına kaygı adı verilir.

Kısa Süreli Bellek : Bilgileri tutma süresi 30 saniyeden daha kısa olan
bellektir. Kısa süreli belleğin depolama kapasitesi 7± 2 birim ya da
kümedir. Yani kısa süreli bellekte en fazla 9 birimlik bilgi
tutulabilir. 9 birimden sonra bilgiler bellekte daha önceden bulunan
bir birimi dışarı atar.

Kıyas : Verilen önermelere dayanarak zihnin sonuç çıkartma işlemine
kıyas denir. Kıyas genelde tümdengelimin özel bir biçimi olarak kabul
edilir. Örneğin ; Bütün insanlar ölümlüdür. Ali insandır. O halde Ali
ölümlüdür.

Kimlik Bunalımı : Bireyin özellikle ergenlik döneminde kendi kimliğini oluşturmak için verdiği mücadeledir.

Kimlik Kargaşası : Kimlik bunalımının uzun sürmesi sonucu gencin
düşünce, duygu, davranış ve tutumlarında kendine özgü bir yol
çizememesidir. Ne olacağını, kim olduğunu, nelere inanması gerektiğini
belirlemeyen genç kimlik kargaşası yaşar.

Kişiden kaynaklanan engeller : Bu engelleme türünde bireyde
engellenmişlik duygusu yaratan neden, yine bireyin gerçekçi olmayan
beklentilerinden doğar. Örneğin, kısa boylu olduğu halde profesyonel
basketbolcu olmak isteyen genç, amacına ulaşamayınca kendini engellenme
duygusuna kaptırır.

Kişilik : Bir insanı diğer insanlardan ayırıp kendine özgü kılan
bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinin bütünüdür. Kişiliğin
kökeninde, insanları birbirlerinden ayıran duygu, düşünce ve
davranışlardaki benzerlik ve farklılıklar vardır.

Kleptomani (çalma hastalığı) : Hiçbir nesnel gereksinme söz konusu olmadığı halde kişinin çalma zorunluluğu duyması.

Klinik Psikolojisi : Davranış bozukluklarının tanı (teşhis) ve
tedavileri ile ilgilenir. Zeka, kişilik, akıl sağlığı sorunları olan,
bu yüzden çevreye uyum zorluğu çeken insanların tanı ve tedavisi için
teknikler geliştirir.

Klinik Yöntem : Davranış bozukluklarının tanısı (teşhisi) için
uygulanan yöntemdir. Bu yöntem genel olarak şu teknikleri kullanmayı
gerektirir.

Kompülsiyon : Davranışlarda ortaya çıkan takıntılardır. Örneğin,
yoldaki çizgilere, karelere basarak yürümek kompülsif bir davranıştır.

Korelasyon (Bağıntı) : İki değişken arasındaki ilişki miktarına korelasyon denir. Üç temel korelasyon biçimi vardır.

Korelasyon Katsayısı : +1, -1, 0 korelasyon katsayıları tam ve mükemmel bağıntının ifadesidir.

Kritisizm (Eleştiricilik) : Kristizm, bilgi teorisine aklı inceleyerek
yaklaşmaya çalışır. Bunun için de bilgiyi sağlamada aklın rolünü ve
deneyin rolünü ayrı ayrı ele alarak rasyonalizmle empirizmi uzlaştırmak
ister.

Kutsal : Kişilerin, nesnelerin ya da yerlerin yüceleştirilmesi ve değerlerinin Tanrısallaştırılmasıdır.

Kültür : İnsanlığın maddi ve manevi anlamda yapıp ettiği her şeye kültür denir.

Kültürel Antropoloji : Tarım, hayvancılık türleri gibi kültürel
özellikleri; inanç, gelenek, görenek gibi kültürel kalıpları; araç,
gereç, sanat ve bilgiler gibi kültürel ürünleri konu edinir.

L

Laik Devlet : Laik devlet yönetiminde dinsel kurum ve kurallar dayanak
alınmaz. Devlet, tüm din ve mezheplerin ayin ve ibadetlerinin özgürce
yerine getirebilmelerinin güvencesidir.

Laiklik : Toplumsal kurumların işleyiş ve düzenlemelerinin dinsel kurallara dayanmadan yapılmasına laiklik denir.

Lavirat : Eşi ölen kadının, kocasının kardeşiyle evlenmesidir. Bu
evlilik biçiminde kadının kocasından düşen mirası alıp baba evine
gitmesi, dul kadına toplumun iyi gözle bakmaması, kadının aileden
ayrılması durumunda çocuklardan ayrılması ve kadının aileden ayrılması
durumunda ailenin sırlarını dışarıya duyurması kaygıları etken olmuştur.

M

Maliyet Enflasyonu : Bir malın üretimi sırasındaki girdilerin
fiyatların yükselmesi malın fiyatını yükseltir. Örneğin, üretim
sırasında, hammadde girdilerinin, işçilik masraflarının artması satış
fiyatının artmasına yol açar.

Manizm : Doğaüstü ve gizli güçlerin bazı insanlarda bulunduğuna inanılan din anlayışıdır.

Mantık : Doğru bilgiye ulaşmak için düşünceler arasındaki ilişki ve
düzeni yöneten ilke ve yasaları saptayan alan mantık (lojik) tır.
Mantık doğru düşünmenin kurallarını koyar, ilkelerini saptar. Bilgi
kuramı, bilginin objesi ile uygunluğunu temellendirirken mantığın kural
ve ilkelerine dayanır.

Mantık : Doğru düşünmenin kurallarını koyan disiplindir. Doğru düşünme,
kendini akıl yürütmede, verilen yargılardan sonuç çıkartmada gösterir.
Yargı (önerme) ve akıl yürütme (çıkarım) mantığın temel kavramlarıdır.
Yargının dayandığı doğru, bilgi doğrusudur. “Şu kalem siyahtır.”
yargısında, kalemle onun siyah olup olmadığının uygunluğu bilgi doğrusu
ile saptanır. Yargılara dayanarak sonuç çıkartmak ise mantık (akıl)
doğrusudur.

Materyalizm : Gerçekten var olan maddedir. Düşünce ve ruh maddenin ürünüdür.

Materyalizm : İdealizmin tam tersine düşünceyi (ideayı) maddenin bir
sonucu olarak görür. Madde düşünceden bağımsız olarak vardır ve bütün
varlıklar maddeden türemiştir. İlk Çağ doğa filozoflarından
Demokritos’a göre, evrenin ana maddesi maddi nitelikteki küçük
atomlardır. Düşünce ve ruhsal olaylar atomların boş mekandaki
hareketlerinin sonucudur. Epikuros da Demokritos gibi “atom” u evrenin
ana maddesi kabul eder. Yeni Çağ materyalizminin öncülüğünü Thomas
Hobbes yapar. Hobbes, dünyadaki tüm olayları mekanik hareketler
çerçevesinde maddi hareketler olarak görür. La Mettrie’ye göre ruhsal
faaliyetlerin kaynağı maddi bedendir. İnsan ve hayvan arasında mekanik
faaliyetler açısından özde bir fark yoktur. İnsan da hayvan da birer
makinedir. İnsan, doğa üstü bir varlık tarafından yaratılmamıştır.

Matrilokal : Aile, kadının evinde kuruluyorsa, bu evlilik biçimi
matrilokaldır. Erkek evlilik sonucu kadının evine gelir ya da çocuklar
kadının yanında kalırlar. Anaerkil ailede de gördüğümüz gibi ilkel
toplumlarda erkek kadının ailesiyle oturmaz ama çocuklar kadının
yanında ve sorumluluğundadır.

Mazoşizm : Kendine acı verdirerek cinsel doyum sağlama tutkusu ve
eylemi olarak kendini gösteren bir cinsel sapıklık (paraphilia) tır.
Bir kişilik bozukluğu olarak da görülür. Freud’a göre kişinin yıkıcı ya
da yok edici eğilimlerini kendi benliğine yöneltmesi.

Meal : Tercümeden biraz daha geniş olarak yapılan çevirilerdir.

Meditasyon : Beden üzerinde ruhsal denetim sağlayarak gerginlikten ve
kaygıdan kurtulmaya meditasyon denir. Meditasyon sırasında kişi,
kasların gerginliğini, solunum gibi bedensel işlevleri belirli ölçüde
denetim altında tutar.

Mekan Algısı : Gözleyenin, belirli bir nesnenin yön, büyüklük, biçim,
uzaklık gibi özellikleri üzerine duyu organları yoluyla edindiği algıya
denir.

Mekanik Zeka : Araç, gereç ve makineleri yapıp kullanmada kendini
gösterir. Çocukluk yıllarında kendini gösteren bu zeka, bozulan bir
oyuncağı tamir ederken, yap-boz türü oyuncaklarla uğraşırken yoğun
biçimde kullanılır.

Mekanizm : Evrende her şey nedensellik ilkesine göre oluşmuştur.

Metafizik : Doğa üstü konuları ele alan, bunları akıl yoluyla
açıklamaya çalışan, evren ve insanla ilgili kanıtlanması ve çürütülmesi
mümkün olmayan yorumlar getiren felsefe alanı metafiziktir.

Millet : Belli bir toprak üzerinde yaşayan, ortak tarih ve ülküleri benimseyen insanların oluşturduğu topluma millet denir.

Monarşi : Tek kişinin hakimiyetine dayanan devlet şeklidir. Yasama, yürütme ve yargı yetkileri tek kişide toplanır.

Monogami (tek eşle evlilik) : Bir kadının ya da erkeğin aynı anda tek
eşle evlilik yapmasıdır. Dünyada en yaygın görülen evlilik biçimidir.

Monografi : Aile, köy gibi küçük grupların ya da bir örnek olayın tüm değişkenleriyle derinlemesine bir şekilde incelenmesidir.

Monoteizm (Tek tanrıcılık) : Tek ve soyut bir tanrıya inanılan din
anlayışıdır. Müslümanlık ve Hıristiyanlık gibi dinler Orta Çağ feodal
toplumlarında doğup yaygınlaşmıştır.

Moron (Debil-Ahmak) : Zeka bölümü yaklaşık 50 – 69 dolayında
olanlardır. Okuma – yazma öğrenebilir, basit matematik işlemleri
yapabilirler. Soyut düşünmenin gerekli olmadığı kolay işlerle
uğraşabilir, basit beceriler geliştirebilirler. Yaklaşık 10 – 12
yaşlarındaki çocukların davranışlarını gösterirler.
Mavi
Mavi
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 92
Kayıt tarihi : 06/06/09

Kişi sayfası
Başarı:
Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Left_bar_bleue10/10Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty_bar_bleue  (10/10)

https://asivemavi.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty Geri: Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü

Mesaj tarafından Mavi Paz Tem. 26, 2009 4:57 pm

N

Naturizm : Doğal varlıkların ve olayların kutsallaştığı din
anlayışıdır. Tarımın insan yaşamında önem kazanması ile tarımsal
üretimi yöneten doğal olaylar kutsallaşmıştır.

Negatif (Olumsuz) Korelasyon : İki değişken arasında biri artarken
diğeri azalan ters orantılı bir ilişki varsa korelasyon negatiftir.

Neolokal : Evlilik sonucu kadın ve erkek kendi ailelerinden ayrılarak ayrı bir yerde yeni bir aile kurarlar.

Nevrotik Bozukluklar (Nevrozlar) : Kişiliğin ve uyumun tümünü
etkilemeyen, genellikle bunalım ve beden işlevleri üzerine yakınmalarla
kendini belli eden ruhsal kaynaklı hastalıklardır.

Niceleme Mantığı : Önermelerin niceleyicilerini de (her, bazı)
sembolleştirip niceleyicileri de dikkate alarak denetlemeler yapan
mantık alanı niceleme mantığıdır. Niceleme mantığına yüklemler mantığı
da denir. Yüklemler mantığı önermeleri iç yapıları ile sembolleştirir.

Nihilizm (Hiççilik) : Nihilizme göre hiçbir varlık gerçekten var
değildir ve varlığı var olan olarak kabul eden görüşlere karşı çıkar.
Ancak daha genel bakıldığında nihilizm hiçbir değer ve kural tanımayan
bir görüştür ve toplumda düzeni sağlayan tüm otoriteleri reddeder.
Nihilizm bu biçimiyle siyasal anlamda anarşizme temel oluşturur.

Normal davranış : Belirli doğal ve toplumsal ortamlarda, dıştan ve
içten gelen belirli şiddet ve süredeki uyaranlara, insanın
alışılagelen, düzgün, doğru, kurala uygun biçimde cevap verilmesi,
tepki göstermesidir.

Nötr Korelasyon : İki değişken arasında hiçbir ilişki olmamasıdır.

Nüfus Baskısı : Geçim kaynaklarının insanca yaşatacağı nüfusun üzerinde
nüfus sayısına sahip olan ülkelerde nüfus baskısı yaşanır. Nüfus
baskısı genelde nüfus patlaması sonucu yaşanır.

Nüfus Bileşimi : Nüfusun yaşa, cinsiyete, eğitim durumuna, sınıfsal
konumuna göre oransal dağılımına nüfus bileşimi denir. Nüfus bileşimi
toplumsal yaşamın anlaşılmasında önemli bir veri olarak değerlendirilir.

Nüfus Hareketliliği : Bir toplumda nüfusun tümünün ya da bir kısmının
ekonomik, siyasal, kültürel ve coğrafi nedenlerle bir yerden bir yere
göç etmesidir. Nüfus hareketliliği sosyolojik olarak iç göçler ve dış
göçler biçiminde yaşanır.

Nüfus Patlaması : Bir toplumda beslenme, barınma ve sağlık sorunlarının
çözülmesi sonucu çocuk ölüm oranlarının düşmesi ve ortalama ömrün
uzaması nedeniyle nüfusun beklenenden fazla artmasına nüfus patlaması
denir.

Nüfus Yetersizliği : Ülkede var olan ekonomik ve doğal kaynakları
işletecek kadar nüfus bulunmaması nüfus yetersizliğine yol açar. Nüfus
yetersizliği yaşayan ülkeler doğurganlığı teşvik ederek ve başka
ülkelerden nüfus ithal ederek bu olumsuzluğa çözüm ararlar.

O

Obsesyon : Düşüncede ortaya çıkan takıntılardır. Örneğin, bir annenin
sürekli çocuğunun başına kötü şeylerin geleceğini düşünmesi obsesyondur.

Oligarşi : Hakimiyetin bir gruba veya bir sınıfa ait olduğu devlet yönetim şekli.

Olumlu Transfer (pozitif transfer) : Önceki örenilenlerin yeni
öğrenmeyi olumlu yönde etkilemesidir. Örneğin, bir otomobili kullanmayı
öğrenen bir kişi başka otomobilleri de kullanabilir.

Olumsuz Transfer (negatif transfer) : Önceki öğrenilenlerin yeni
öğrenmeleri olumsuz yönde etkilemesidir. Örneğin daha önceden
öğrenilmiş yanlış yabancı dil bilgileri, konuyla ilgili öğrenmeleri
zorlaştırır.

Ontoloji : Varlıkla ilgili sorunların tartışıldığı metafizik alanı ontolojidir.

Otodeterminizm : Determinizm ve indeterminizm arasında uzlaşma
sağlamaya çalışan görüştür. Kant’ta ifadesini bulan bu görüşe göre,
insan kendi iradesi ile ahlak yasalarını özgürce belirler. Bu nedenle
ahlak yasaları insanın dışında konulan ve uyulması istenen yasalar
değildir. İnsan, kendi özgür iradesiyle belirlediği genel geçer ahlak
yasalarına yine kendisi uyar.

Otokratik Devlet : Yasama, yürütme, yargı güçlerini kişi ya da kişiler
kullanır. Otokratik devlette yönetici ya da yöneticiler kararları
yukardan alırlar ve halka dayatırlar. Halkın yönetime katılma yetkisi
ve hakkı yoktur.

Ö

Öğretim : Belli bir amaca ulaşabilmek için önceden tespit edilen bilgilerin kişiye kazandırılmasına öğretim denir.

Önerme : Yargı bildiren deyişlere önerme denir. Yargı ise iki fikir
arasında ilişki kurmaktır. Önerme doğru ya da yanlış gibi bir doğruluk
değerine sahip olmalıdır.

Ön Hazırlık : Gözlemlerle ve yapılan ön araştırmalarla konuyu tanımak ve betimlemektir.

P

Panteizm (Tüm tanrıcılık) : Panteizm, Tanrı ve evreni bir gören, özdeş
gören anlayıştır. Bu görüş, Tanrı’yı doğanın dışında düşünmez.

Para : Mal ve hizmetlerin fiyatını belirleyen değişim aracı ve değer
ölçüsü olarak kullanılan kıymetli kağıt ya da madenlere para denir.

Paranoya : Bu tür düşünce bozukluğu gösterenlerde büyüklük, üstünlük,
zenginlik, aşk, icat, keşif, düşmanlık, kıskançlık gibi konularda
gerçekle ilişkisi olmayan düşünceler vardır. Hasta, halüsinasyon görmez
ancak; büyüklük, kötülük görme, aşık olma gibi hayaller görür.

Parlamento : Halkın oyu ile seçilen ve yasam gücünü kullanan
milletvekillerinin oluşturduğu meclistir. Parlamentonun temel görevi
yasa yapmak, yasa değiştirmek, işlevini yitiren yasaları yürürlükten
kaldırmaktır. Bunun yanı sıra parlamento, hükümetleri oluşturur ve
çalışmalarını denetler, yaptığı bütçe ile devletin parasını harcama
yetkisini hükümete verir.

Patrilokal : Evlilik sonucu kadın erkeğin evine gelir ve aile erkeğin evinde kurulur.

Peygamber : Tanrı’nın, buyruklarını insanlara iletmek üzere seçtiği kişidir.

Poligami (çok eşle evlilik) : Bir erkeğin birden çok kadınla ya da bir kadının birden çok eşle aynı anda evli olmasıdır.

Politeizm (Çok tanrıcılık) : Farklı dinlere inanan grupların bir arada
yaşaması sonucu oluşan tüm toplumsal gruplarda site devletlerinde
ağırlıklı olarak görülür.

Pozitif (Olumlu) Korelasyon : İki değişken arasında birlikte artan ya
da birlikte azalan doğru orantılı bir ilişki varsa korelasyon
pozitiftir.

Pozitivizm (Olguculuk) : Doğa bilimlerinin hızlı bir biçimde geliştiği
19. yüzyılda doğmuştur. Felsefi sistemler yaşadıkları çağın
özelliklerinden etkilenerek biçimlenir. Pozitivizm de 19. yüzyıla
damgasını vuran doğa bilimlerinden etkilenerek doğmuştur. Pozitivizm
ancak duyu verilerine ve deneye dayanan olgusal dünyanın
bilinebileceğini ve bu bilgiye de bilim aracılığı ile ulaşılabileceğini
savunur.

Pragmatizm (Faydacılık) : Bilgiye fayda açısından yaklaşan pragmatizm
bir yaşam felsefesidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde doğan bu akım,
felsefi bir akım olmanın ötesinde geniş halk kitlelerinin yaşam
biçimine dönüşmüştür. Temeli İlkçağ filozoflarından sofistlere kadar
inen pragmatizm bilgiyi faydaya dayandırır. Pragmatizme göre, ne ki
faydalıdır o bilgidir, ne ki bilgidir o faydalıdır.

Problem Çözme : Birçok durumda düşünme, problem çözmeye yöneliktir.
Kişinin bir amaca, hedefe ulaşmaya çalışırken bir engellemeyle
karşılaşmasına ya da karşılaştığı zorluğu aşamamasına problem denir.
Problem çözümüne yönelik olarak düşünmenin olabilmesi için öncelikle
karşılaşılan engelleme durumunun kişi tarafından problem olarak
algılanması gerekir.

Psikoloji : İnsanların duyumsal (görme, tad alma, vb.) duygusal,
davranışsal, bilişsel (zihinsel) özelliklerini inceler. Başka bir
deyişle psikoloji insan doğasını inceleyen bir bilimdir.

Psikoloji İllüzyon : Ortamdaki uyarıcının bireyin kaygı ve korkularına bağlı olarak yanlış algılanmasıdır.

Psikometrik Psikoloji : Psikolojinin sonuçlarını testler, anketler
aracılığı ile sayısallaştırmak, psikolojide kullanılmak üzere ölçüm
araçlarının geliştirilmesini sağlamak, böylece psikolojinin sonuçlarını
daha somut, açık, kısa bir biçimde ifade etmek, psikometrinin konusuna
girer.

R

Rasyonalizm (Akılcılık) : Rasyonalizme göre, zorunlu, kesin ve genel
geçer bilgilere ancak akılla ulaşılır. O halde doğru bilginin kaynağı
akıldır. Duyu organlarının verileri geçici ve doğruluğu kesin olmayan
bilgilerdir ve bu verilere güvenilemez. Felsefe evreni ve insanı
kavrarken aklı kullanarak doğru bilgilere ulaşabilir.

Realizm (Gerçekçilik) : Varlık vardır anlayışı realizmdir. Realizm
varlığın insan bilincinin dışında, insan bilincinden bağımsız olarak
var olduğunu savunur. Realizmle ilgili bir başka tartışma konusu da
varlığın ne olduğu problemidir.

Refleks : Dıştan gelen uyarıcılar karşısında aniden gösterilen istem dışı tepkilere refleks denir.

Rehberlik ve Danışmanlık Psikolojisi : Normal yaşamda karşılaşılan
sorun ve sıkıntıları, çevreye uyum güçlüklerini ele alan psikoloji dalı
rehberlik ve danışmanlık psikolojisidir. Klinik psikoloji akıl
hastalığı düzeyindeki davranış bozukluklarını inceler. Rehberlik ve
danışma psikolojisi klinik psikolojisinden farklı olarak normal
sınırlar içinde kalan sorunları ele alır.

Rekabet (Yarışma) : Piyasaya aynı malı süren firmaların mücadelesidir.

Revalüasyon : Bir devletin ulusal parasının yabancı paralar ve altın karşısında değer kazanmasıdır.

Rüya : Uykuda görülen görsel imgelerdir.
Mavi
Mavi
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 92
Kayıt tarihi : 06/06/09

Kişi sayfası
Başarı:
Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Left_bar_bleue10/10Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty_bar_bleue  (10/10)

https://asivemavi.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty Geri: Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü

Mesaj tarafından Mavi Paz Tem. 26, 2009 4:58 pm

S

Sadizm : Başkalarına eziyet etmek, acı çektirmek tutkusu ve eylemi.
Cinsellik de içerebilir. Bir cinsel kimlik ve kişilik sapmasıdır.

Safsata (Sofizma) : Yanlış öncüllerden yanlış sonuç çıkartmak ya da
doğru öncüllerden kıyasın kurallarına uymayarak yanlış sonuç
çıkartmaktır. Örnek : Bütün büyük futbolcular ünlüdür. Türkan Şoray
futbolcu değildir. O halde Türkan Şoray ünlü değildir. Ya da, Az
bulunan şeyler kıymetlidir. Kör at az bulunur. O halde kör at
kıymetlidir.

Sanat Bilgisi : Sanatçı özne (sübje) nin, nesnel dünyayı, estetik
duygusu oluşturacak biçimde kendinden bir şeyler katarak yeniden
yaratmasıyla sanat bilgisi oluşur.

Sayıştay : Parlamento bütçe ile devlet adına para harcama yetkisini
hükümete verir. Sayıştay, hükümetin bu paraları parlamentonun
belirlediği alanlara harcayıp harcamadığını parlamento adına denetler.

Seçim : Halkın belirli bir süre için kendini yönetecek vekillerini
seçmek üzere oy kullanmasına seçim denir. Demokrasilerde seçimler gizli
oy, açık sayım ilkesine göre yapılır. Seçimler sonucu çoğunluğun
yönetim hakkı doğar. En çok oyu alan parti ya da partiler iktidar olup
kurdukları hükümet aracılığı ile yürütme yetkisini kullanırken, diğer
parti ya da partiler muhalefet görevini üstlenerek hükümet
çalışmalarını denetler.

Septisizm (Kuşkuculuk, Şüphecilik) : Kuşkucu Pyrhon (Piron), verilen
her yargının çelişiği için de güçlü nedenler olduğunu söyleyerek,
hiçbir konuda kesin yargıya varılamayacağını ileri sürer. Duyumcu
(Sensüalist) kuşkuculardan Sextus Empricus’a göre doğru bilgi
olanaksızdır. Çünkü; aynı şeyler farklı insanlarda farklı etkiler
yapar. Her insan duyu bakımından farklı yaratılmıştır. Algılar, içinde
bulunduğumuz duruma göre değişir.

Sermaye : Üretimin adedini ve kalitesini artıran üretim araçları ve hammaddelerdir.

Sessiz Konuşma : Düşünme işleminin imgelemede olduğu gibi nesnelerin
görüntüleriyle değil, kavramların ve sözcüklerin zihinde
canlandırılmasıyla yapılmasıdır. Davranışçı ruh bilim uzmanlarından
olan Watson’a göre içimizden söylediğimiz (o sözcüğü içimizden
söylerken farkında olmadan küçük kas hareketleri de yaparız) bir sözcük
başka bir sözcük için uyaran görevi yapar ve bu işlem zincirleme olarak
devam eder ve düşünme gerçekleşir. Bir davranış bazen sözel olarak
düşünülemez motor alışkanlıkla “içsel hareket” şeklinde zihnimizde
canlandırılarak düşünülür.

Simge : Sözcüğün, aynı varlığa, durum ya da eyleme işaret etmesidir.

Sistematik Gözlem : Araştırmacının belirli teknikleri kullanarak,
gözlem ortamını denetim altına alarak gözlem yapmasıdır. Sistematik
gözlemde araştırmacı, görüşme ve gözlem çizelgeleri hazırlayabilir,
soru kağıtları ve test gibi araçlardan yararlanabilir.

Sivil Toplum : Devlet otoritesi ve kurumları dışında kendi hak ve özgürlüklerini savunabilen örgütlenmelerdir.

Siyasal Parti : Yurt ve ülke sorunlarını çözmek ve devleti yönetmek
için iktidara gelmek amacı ile kurulan örgütlenmelere siyasal parti
denir.

Sofizm : Sofist felsefe İ.Ö. 5. yüzyılda, doğa filozoflarına tepki
olarak doğar. Sofistlere göre duyu verileri insanlara göre
değiştiğinden kesin bilgilere ulaşmak olanaksızdır. Bu yüzden bilgi
görelidir (relatiftir). Protagoras’a göre insan her şeyin ölçüsüdür.
Gorgias ise “Hiçbir şey yoktur. Olsa bile bilinemez. Bilinse bile
başkasına aktarılamaz.” diyerek doğru bilginin olanaksızlığını dile
getirmiştir.

Sororat : Erkeğin ölen eşinin kardeşiyle evlenmesidir. Bu evlilikte de
annesiz kalan çocuklara en iyi teyzelerin bakabileceği mantığı
egemendir.

Sosyal Algı : Bireyin içinde yaşadığı toplumun etkisi ile kişi, nesne
ya da durumları algılayıp tutumlar oluşturmasına sosyal algı denir.
Örneğin, bir genç sempati duyduğu siyasal parti ile ilgili tutumunu
ailesinin etkisiyle oluşturabilir.

Sosyal Devlet : Demokrasilerde devlet, yurttaşlarının sosyal ve
kültürel gereksinimlerini karşılamak zorundadır. Devlet bu görevi
yerine getirmek için vergi alır, bütçeden bu etkinlikler için pay
ayırır.

Sosyalist Devlet : Üretim araçlarının mülkiyeti ve kullanma hakkı kamu
adına devletindir. Devlet, üretimi kamu ihtiyaçlarını temel alarak
planlar.

Sosyal Psikoloji : Bireyin grup içinde değişen davranışları ve
grupların ortak davranışlara yönelmelerini araştıran alana sosyal
psikoloji denir.

Sosyal ve yasal engeller : Bireyin amacına ulaşmasını engelleyen toplumsal değerler ve kanunlara sosyal ve yasal engeller denir.

Sosyal Zeka : Toplumsal çevreye uyum sağlamada, insanlarla iyi
ilişkiler kurmada kendini gösterir. Sosyal zekasını iyi kullanan bir
insan çevresinde sevilir, sayılır, lider özellikleri ile sivrilip
insanları etkiler.

Sosyoloji : Toplumsal ilişkileri ve bu ilişkileri düzenleyen devlet,
eğitim, ekonomi, din, aile gibi kurumların yapılarında ve görevlerinde
(işlevlerinde) meydana gelen değişmeleri somut koşulları içinde
inceleyen bilime sosyoloji denir.

Sosyometri : Küçük gruplarda kimin kimden hoşlanıp hoşlanmadığını
saptamaya yarayan bir tekniktir. Sosyometri küçük gruplarda yıldız ve
itilen kişileri saptamaya yarar. Testin sonuçlarından yararlanarak
grubun sosyogramı (ilişki haritası) çıkartılır.

Soyutlama : Gerçekte ve günlük yaşantıda nesnelerden ayrılma özelliği
olmayan nitelikleri (zihinde) nesneden ayırarak düşünebilmeye soyutlama
denir.

Soyut Zeka : Sembol kullanarak düşünme yeteneğidir. Çocuklukta pek
kendini göstermeyen bu zeka, on iki yaş ve sonrasında ağırlıklı olarak
kendini gösterir.Soyut zeka, gerçekte var olmayan, ancak var olanlar
arasındaki ilişkilerden zihnin soyutlama ve genelleme gücüyle elde
ettiği sembollerle uğraşır.

Sözel Düşünme : Küçük çocuklar sözcükleri kullanmaya başlamadan önce
kavramları kullanmaya başlarlar. Örneğin “masa” sözcüğünden önce masa
kavramı çocuklarda oluşmuştur. Konuşmaya başladıklarında ise yaptıkları
şey daha önceden öğrendikleri kavramlarla yetişkinlerin kullandığı
sözcükler arasında ilişki kurmaktır. Okul eğitiminin başlamasıyla
beraber kavramsal düşünmenin sözel düşünmeye dönüşmesi hızlanır.

Stres : Organizmanın uyumunu bozan her türlü dış ve iç etkiye stres denir.

Sure : İki veya daha fazla ayetin bir araya gelmesiyle oluşan bölümlere sure adı verilir.

Ş

Şizofren : Şizofreninin anlamı ruhsal yaşamda bölünme, parçalanma,
yarılmadır. Bu durum, hastanın gerçeklikle olan bağlantısını bozar.

T

Talep (İstem) : Alıcıların bir malı isteme derecesidir.

Talep Enflasyonu : Bir mal ya da hizmetin arzı az, talebi çoksa malın fiyatı yükselir.

Tanıma : Bir uyarıcının, önceden görülüp görülmediğine karar verilmesidir.

Tanrı : Evrende öncesiz ve sonrasız olarak var olan ve her şeyi yaratan yüce varlıktır.

Taoizm : Nihilizmin bir başka biçimi de İlk Çağda Çin’de görülen
taoizm’dir. Lao-Tse’nin kurduğu taoculuk, gerçeğin tüm çeşitliliğine
karşın “bir” (Tao) olduğunu ve bunun adının, biçiminin, maddesinin,
görüntüsünün olmadığını savunur. Aldatıcı olan dünya varlıktan
yoksundur.

Tasavvuf : Tasavvuf, insanın sezgi yoluyla, ibadet yoluyla kendinden
geçerek Tanrı’ya erişmesinin ve onla bütünleşmesinin yollarını gösteren
bir öğretidir. Tasavvufa göre insan Tanrı’ya akıl yoluyla değil, gönül
yoluyla ulaşır. Bu yüzden tasavvuf insanın dinsel anlamda nasıl
yaşamasını işaret eden bir yaşam felsefesidir.

Tefsir : Kur’an’daki ayetleri en geniş yorumlayan bilim dalıdır. Bu işle uğraşanlara Müfessir adı verilir.

Teizm: Evreni ve insanı yaratan öncesiz ve sonsuz bir Tanrı’nın
varlığını kabul edip, Tanrı’nın aynı zamanda dünya ile sürekli ilişki
içinde olduğunu kabul eden görüş Teizm’dir. Teizme göre Tanrı dünya ile
ilişkisini dinler aracılığı ile kurar.

Tek (Üniter) Devlet : Devletin egemenlik hakkını kullandığı tüm sınırlar içinde aynı yasalar geçerlidir.

Teknik Bilgi : İnsanların yaşamlarını kolaylaştıran araç ve gereçlerin yapılmasının bilgisi teknik bilgidir.

Teknoloji : Üretim araçlarının gücünü ve etkinliğini artırmak için bilimsel buluşların araç ve gereçlere uygulanmasıdır.

Teokratik Devlet : Teokratik devlette yasama, yürütme, yargı
yetkilerinin kaynağı tanrı, din ve kutsal kitaptır. Teokratik devlette
tüm düzenlemeler dinsel normlara uygun olarak yapılır.

Teoloji : Evrende olup biten her şeyi tanrıya bağlayan görüştür.

Teoloji (erekbilim) : Evren bir ereğe göre oluşmuştur. Genelde,
Tanrı’nın evreni bilinçli ve planlı bir biçimde yarattığını savunan bir
görüştür.

Tepki : Organizmanın uyarımlara verdiği yanıttır.

Test : Birden fazla insanın davranışlarını karşılaştırmak amacı ile
uygulanan sistematik ölçme tekniğidir. Sözlü ya da yazılı olabilen
testler zeka, yetenek, kişilik, bilgi, ilgi gibi özellikleri ölçmek
için kullanılır.

Toplu (Federal) Devlet : Devletin yasal egemenliğinin bölgelere göre
değiştiği ancak tüm bölgeler için geçerli merkezi yasaların da olduğu
devlettir. Devlet içinde yer alan devletçikler (federe devletler) kendi
yasalarını kendileri yaparlar. Ancak tüm devletçikler ulusal savunma,
dış ticaret, dış politika gibi konularda merkezi devlete bağlıdırlar.

Toplumsal değer yargıları : Toplumun düşünce ve inanışları mal ve
hizmetlerin değerlerinin belirlenmesinde etkili olur. Örneğin; Domuz
etinin Müslüman toplumlarda ekonomik değeri yoktur.

Toplumsal Güdüler : İnsanların toplumsal gereksinimlerinin giderilmesine yönelik güdülerdir.

Toplumsal Hareketlilik : Toplumsal tabakalar arasındaki geçişkenliğe toplumsal hareketlilik denir.

Toplumsal Kategoriler : Belli özellikleri bakımından bir arada düşünülen insan topluluğuna kategori denir.

Toplumsal Kontrol Mekanizmaları : Toplumda düzeni sağlayan kuralların,
toplumda yer alan birey ve grupları, ortak değer, inanç ve ölçülere
uymaya zorlamasıdır.

Toplumsal Kurum : Toplumun gereksinmelerinden doğan, toplumsal yapıda
yer alan norm ve değerleri korumak açısından zorunlu, nispeten sürekli
örgütlenmelere toplumsal kurum denir.

Toplumsallaşma (Sosyalleşme) : Biyolojik varlık olarak dünyaya gelen
insanın, toplumun değerlerini öğrenmesi sürecine toplumsallaşma
(sosyalleşme) denir.

Toplumsal Olay : İnsanlar arası ilişkilerden doğan, bir defada olup
biten yeri ve zamanı belli toplumsal oluşumlara toplumsal olay denir.
Örneğin, Ahmet ile Ayşe’nin evlenmesi, Türkiye’deki 1974 genel seçimi
birer toplumsal olaydır.

Toplumsal Olgu : Toplumsal olayların tekrar etmesiyle doğan, mekandan
ve zamandan bağımsız kavramlardır. Örneğin, Ahmet ise Ayşe’nin
evlenmesi bir toplumsal olayken evlilik bir toplumsal olgudur.
Türkiye’deki 1974 genel seçimi bir toplumsal olayken seçim bir
toplumsal olgudur.

Toplumsal Prestij : Bireyin statülerine toplumun verdiği değere prestij
denir. Prestij kavramı, toplumdan topluma ve aynı toplumda zaman
içerisinde değişen dinamik bir kavramdır. Örneğin, Cumhuriyetin kuruluş
yıllarında öğretmenlerin prestiji (saygınlığı) yüksekken, günümüzde
işletme, maliye, bankacılık gibi meslek gruplarının prestiji artmıştır.

Toplumsal Rol : Toplumun, belirli toplumsal statülerdeki kişilerden,
yapmalarını beklediği davranışlara toplumsal rol denir. Örneğin toplum,
doktorlardan, giyimlerinden hastalarıyla ilişkilerine varıncaya kadar
belirli davranışlar bekler. Toplumun bireyden beklediği rollerle,
bireyin gerçekleştirdiği roller arasında farklılıklar gözlenebilir.
Farklı statülerin birbirleriyle olan ilişkileri rol pekişmesine ya da
rol çatışmasına neden olabilmektedir.

Toplumsal Statü : Bireyin toplum içinde işgal ettiği mevkie (konum)
statü denir. Başka bir deyişle statü, bireye toplum içinde hak ve
sorumluluklar yükleyen konumdur (mevkidir). Birey toplum içerisinde
birçok statüye sahiptir. Örneğin sizler; öğrenci, kardeş, dayı, amca,
arkadaş, yurttaş statülerinden bir kaçına ya da hepsine sahip
olabilirsiniz.

Toplumsal Tabakalaşma : Toplumda yer alan sınıf ve tabakaların, toplumsal hiyerarşide alt, orta, üst diye derecelendirilmesidir.

Toplumsal Yapı : Toplum, üyeleri arasında iş birliği bulunan ve bu
işbirliğini denetleyen kuralların bulunduğu; coğrafi bir yeri ve ortak
kültür olan; çok ya da az ölçüde kurumlaşmış ilişkiler bütünüdür.

Toplumsal Yığın : Aynı mekanı paylaşmalarına karşın aralarında karşılıklı ilişkiler bulunmayan insan birikimleridir.

Totemizm : Kutsal sayılan bitki ve hayvanlara tapılan din anlayışıdır. Ağırlıklı olarak ilkel toplumlarda görülür.

Trafik : Yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketlerine trafik denir.

Transfer : Önceki öğrenilenlerin yeni öğrenmeleri etkilemesine transfer denir.

Tüketim : Mal ve hizmetlerin ihtiyaçlarını gidermek amacıyla
kullanılmasıdır. Tüketim, bireylerin gelir düzeyi ile doğru orantılı
fiyatlarla ters orantılıdır. Gelir düzeyi arttıkça tüketim artar;
fiyatlar arttıkça tüketim azalır. Gelirin tüketilmeyen bölümüne ise
tasarruf denir.

Tüketim malı : İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere doğrudan
kullandıkları mallardır. Kısa sürede kullanıp yok ettiğimiz mallar
dayanıksız tüketim malı, uzun süreli kullanıp eskittiğimiz mallar
dayanıklı tüketim malıdır.

Tümden gelim : Genel yargılardan özel bir olayın ya da nesnenin bilgisinin çıkartılmasıdır.

Tümdengelim (Dedüksiyon) : Zihnin genel yargılardan özel sonuçlar
çıkarmasıdır. Örnek : Bütün madenler ısınınca genleşir. “Demir
madendir.” O halde, demir ısınınca genleşir. Tümdengelimin doğruluk
değeri kesindir. Çünkü bütün doğru ise parça da doğru olmak zorundadır.
“Bütün madenler ısınınca genleşir.” “Demir ısınınca genleşir.”
Tümdengelim, mantık doğrusunun açık bir örneğidir.

Tümevarım : Gözlemlerden, tek tek olaylardan ya da nesnelerden yola çıkarak genel yargılara ulaşmaktır.

Tümevarım (Endüsksiyon) : Zihnin tek tek olgularla ilgili yargılardan
hareket ederek genel sonuçlara ulaşmasıdır. Örnek : “Ali, Ayşe, John,
Brigitte insandır ve ölümlüdür.” O halde, bütün insanlar, ölümlüdür.
Tümevarımın doğruluk değeri olasılıklıdır. Yukarıdaki örnekte sonuç
doğru olduğu halde, “Ali, Ayşe, John, Brigitte insandır ve sarı
saçlıdır.” “ O halde, bütün insanlar sarı saçlıdır akıl yürütmesinde
sonuç yanlıştır.”

Tür : Cinsin altında sıralanan şeylerdir. Gerçeklikleri farklı olan
şeylere “bunlar nedir?”, diye sorulduğunda alınan yanıt türü gösterir.
Cinsle karşılaştırıldığında içlemi çok olan şeyler türdür.
Mavi
Mavi
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 92
Kayıt tarihi : 06/06/09

Kişi sayfası
Başarı:
Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Left_bar_bleue10/10Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty_bar_bleue  (10/10)

https://asivemavi.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty Geri: Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü

Mesaj tarafından Mavi Paz Tem. 26, 2009 4:58 pm

U

Unutma : Önceden kazanılan bilgi ve becerilerin bellekteki izlerinin zamanla aşınması ya da silinmesidir.

Uyarıcı (uyaran) :Organizmayı etkileyen nesne, fiziksel güç ya da olayları anlatır.

Uyarım : İç ve dış çevreden gelen, duyu organları tarafından alınabilecek şiddette olan uyarıcıların organizmayı etkilemesidir.

Uzun Süreli Bellek : Uzun süreli belleğe alınan bilgi uzun zaman
aralığında hatırda tutulur, unutulmaz. Bu zaman aralığı 30 saniyeden
başlayarak organizmanın tüm yaşamı boyunca sürebilir. Cumhuriyet ne
zaman kuruldu sorusuna, 29 Ekim 1923 dediğinizde bu bilginiz uzun
süreli bellekten gelmektedir.

Ü

Ülke : Devletin egemenlik hakkını kullandığı sınırları belirli toprak parçasıdır.

Üretim : Mal ve hizmetlerin fayda sağlamak amacı ile biçiminin, yerinin
ve adedinin değiştirilmesine üretim denir. Örneğin, fayda sağlamak
amacı ile buğday tohumunu ekip büyüterek çok sayıda buğday elde etmek,
buğdayın biçimini değiştirip un ve ekmek haline dönüştürmek, ekmeği
fırından alıp satmak amacı ile pazara (bakkala, markete) taşımak birer
üretim faaliyetidir.

Üretim malı : Doğrudan tüketilmeyip bir başka tüketim malının elde
edilmesine yarayan mallardır. Başka malları elde ederken kullanılan
araç ve gereçler yani üretim araçları dayanıklı üretim malları, başka
malları elde ederken kullanılan ham maddeler dayanıksız üretim
mallarıdır.

Üst Eşik : Duyu organlarının bir uyarıcıyı duyumsamasının kaybolduğu en yüksek şiddettir.

Ütopyalar : Hiçbir yerde var olmayan, ideal düzeni düşüncede tasarlayan devlet anlayışları ütopik devlet anlayışlarıdır.

V

Vahiy : Tanrı’nın buyruklarının peygamberlere duyurulmasıdır.

Vak'a incelemesi : Vak'a incelemeleri bir insanla ilgili ya da bazı
olguların belirli anlarıyla ilgili yoğun incelemelerdir. Örneğin,
Televizyonda gösterilen şiddet filmlerinin saldırgan davranışları
özendirmesiyle ilgili bir vak'a incelemesinde, hava korsanlığını konu
alan bir filmin etkileri incelenmiştir.

Varlık Fenomendir (Fenomenoloji) : Varlığı görüngü (fenomen) olarak
kabul eden görüş görüngübilim (fenomenoloji) dir. Fenomenolojinin
kurucusu Edmund Husserl, fenomenlerin duyu verileri ile
bilinemeyeceğini fenomenlerin özünün öznede kavranabileceğini savunarak
idealizme yakınlaşan bir metafizik geliştirir.

Varlık İdeadır (İdealizm) : Varlığın idea (düşünce) türünden olduğunu
ve her türlü gerçekliğin düşünceden kaynaklandığını savunan görüş
idealizmdir.

Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm) : Varoluşçuluk, insanın yaşamını
kendisinin kurması açısından özgür olduğunu savunur. Kierkegaard,
Heiddegger, Jaspers ve Sartre’a göre, insan, kendi varoluşunu kendisi
yaratır. Bir bıçak, önce zihinde tasarlanır, sonra yapılır. Bıçak için
özgür seçim yoktur. Sadece insan, değerlerini kendisi yaratır ve özgür
iradesi ile yolunu seçer. O halde, insanın “varlık” ı, “öz” ünden önce
gelir. İnsan ahlaki olarak “varlık” ı, “öz” ünden önce gelir. İnsan
ahlaki olarak “iyi” ve “kötü” nün ölçütünü topluma göre değil kendi öz
iradesi ile belirlemelidir. Bu nedenle evrensel bir ahlak yasasından
söz edilemez.

Varoluşçu Tedavi : Varoluşçu terapide insanlar, toplum tarafından
kişiliksizleştirilmiş, yaşamlarının anlamını yitirmiş ve yabancılaşmış
olarak kabul edilirler. Varoluşçu terapi, hastalarının varoluşun
anlamını keşfetmelerine ve yaşam, ölüm, özgür irade gibi büyük
sorularla cesaretle yüzleşebilmelerine yardım etmeye çalışır. Varoluşçu
terapistler, insanların yaşamlarının geçmiş yaşantılarınca mutlak
olarak belirlenmediğine ve insanların kendi kaderlerini belirleme
şanslarının olduğuna inanırlar.

Varsayım (Hipotez) : Gözlem ve ön araştırma sonuçlarına dayanarak oluşan yargıyı geçici bir iddia olarak ileri sürmektir.

Y

Yadsıma (İnkar) : Bireyde aşırı kaygıyı uyandıracak olan dış
gerçekliğin yok sayılmasına yadsıma denir. Örneğin, ölümcül bir
hastalığa yakalanmış bir çocuğun anne ve babası, tanıdan ve beklenen
sonuçtan tamamıyla haberdar olmalarına karşın, bir şeylerin kötü
gittiğini kabul etmezler.

Yansıtma : Kişinin, benliğini tehdit eden yetersizliklerini, suçluluk duygularını başkalarına yüklemesine yansıtma denir.

Yaratıcı Problem Çözme : Karşılaşılan sorunlara alışılmışın dışında,
orijinal çözüm yollarının bulunmasına yaratıcı düşünme denir. Yaratıcı
düşünmede akıl yürütmeye ek olarak hayal kurma da (imgeleme) kullanılır.

Yargıtay (Temyiz) : Bağımsız mahkemelerin yargılamalarının sonucunda aldıkları kararların yasalara uygunluğunu denetler.

Yasa : Bireylerin toplum içindeki eylem ve davranışlarını düzenleyen yazılı hukuk kurallarıdır.

Yetersiz Uyarılma : Organizmanın alıştığı düzeyin altında uyarıcı ile
karşı karşıya kalması sonucu fizyolojik ve psikolojik anlamda çevreye
uyum gücünü yitirmesidir.

Yüce : Tanrı’ya verilen en üstün sıfattır.

Yüceltme : Cinsellik ve saldırganlık gibi ilkel nitelikteki eğilim ve
isteklerin doğal amaçlarından çevrilerek, toplumca beğenilen
etkinliklere dönüştürülmesidir. Örneğin, birey saldırganlık eğilimini
boksör olarak doyurabilir.

Z

Zaman Algısı : Yaşadığımız zaman diliminin içinde bulunduğumuz duruma göre, olduğundan daha uzun ya da kısa algılanmasıdır.

Zeka : Bireyin, gerek sorunları çözerken gerek çevreye uyum sağlarken
var olan tüm yetenek ve becerilerini kullanması ile ortaya çıkan
düzeydir. Örneğin, bir öğrenci bir matematik problemini çok kısa sürede
çözerken bir başkası çok uzun sürede çözebilir. Bir başkası ise
problemi çözemeyebilir.

Zihinsel Kurgu : Karşılaşılan problemlere hep aynı davranış kalıplarıyla, yöntemlerle çözüm aranması.

Zihinsel Tutum ve Kültürel Ortam : Kültürel ortamın yarattığı zihinsel tutum, nesne ya da olayların algılanmasını etkiler.
Mavi
Mavi
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 92
Kayıt tarihi : 06/06/09

Kişi sayfası
Başarı:
Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Left_bar_bleue10/10Felsefe-Sosyoloji Terimler Sözlüğü Empty_bar_bleue  (10/10)

https://asivemavi.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz